Arkadaslar ne olur yardim edin

sanırım her sene ssk'ya öğrenci olduğuna dair belge vermek gerekiyor böyle bir durumda. ben okurken babam bunu yaptırıyordu her sene.

01/01/2012 tarihinde yürülüğe giren genel sağlık sigortası kapsamında 25 yaşını geçtiysen, er kişi isen, öğrenci olman bir şey değiştirmiyor, kaymakamlığa gidip gelir testi yaptırıp, gss primini ödemen gerekmektedir.

burada aldığınız ürünler için de vergi iadesi alabilirsiniz tabi. tabi bunun için bir alt limit vardı sanırım. ancak toplam belli bir fiyatın üzerindeki ürünler için vergi iadesi alınabilir diye biliyorum. vergi iadesini almak içinse, alışveriş yaptığınız mağaza görevlisine tax free yaptırmak istediğinizi söylüyorsunuz. tabi yanınızda pasaportunuzun da olması lazım bu esnada. ürünün faturası ve pasaport bilgilerinizi bu forma işliyorlar. sonra gümrükte bu belgeyi ve aldığınız ürünü görevliye gösterip, daha sonra global blue officinden paranızı alıyorsunuz. yani sadece faturayı göstermekle olmuyor. önceden bir döküman almak gerkeiyor bu iş için.

edit: bir de her mağazada tax free olayı yok. olanlarda amblemi fln oluyor.

Instant Tax Refund olayi var alisveris merkezlerinde, yabanci kimlik ya da oturma izni arti faturayla gidiyorsunuz.

Transfer sezonu kapanmadı mı? 1 Şubat bugün.

Saat 5 e kadar vakit var diye söylendi şimdi bana. Zaten transfer iddiası 2 gün önce düşmüş internete.

sanmıyorum geleceğini ben, türkiye'de transfer dönemi 17.00 da bitmiyor muydu? yarın 17.00 olması lazım.

Emenike transferi yok, webo alındı. Kaka diyorlar ama o da imkansıza cok yakın. Esas defansa ıhtıyacımız var o da yalan oldu kısaca transfer ozetımız emre - reto - webo dur

Emenike transferi için uğraşıldı ama olmayınca Webo alındı. Zaten alınsa bile avrupa ligi'nde oynayamıyordu. olmaz yani bu iş. transfer süresi de türkiye'de 1 şubat 24.00'da bitecek. uefa'ya listeler de türkiye saati ile 02.00'de verilecek.

ben iddia ediyorum o yaşta ki bir emenike türkiye'ye gelmez :)

(bkz: sergen yalçın )

kitapları sesli okuyup kendinizi dinleyin. kulağınıza batacak zaten yanlışlarınız. bir de şu dişlerin arasına kalem koyup konuşmaya çalışmak hikayesi var ki muhtemelen biliyorsunuzdur zaten onu.

www.uzmantv.com
bir iki farklı video daha var internetten çok kaynağa ulaşabilirsin...

youtube'da da güzel videolar vardı bu konuda. bir ara merak salıp izlemiştim bi kaç tanesini. alıştırmaları yapmak zor geldi sonra. oraya da bir bakın isterseniz.

ulus-çıkrıkçılar yokuşu

bit pazarı "itfaiye meydanı" adı altında ulus'ta var fakat gitme, tehlikeli yerler. onun dışında zafer çarşısı vardır meşhur, orda sahaflar var, oldukça iyi oralara takılabilirsin. kızılayda kime sorsan tarif eder.

evet kaleye gidin ordan aşağı inin. belki müzelere de bakarsınız filan ptesi gitmeyin kapalıdır. oralarda antikacı çok pirinçhan filan... hamamönüne de gidebilirsiniz sonra...

zafer çarşısının hemen arkasında adil han kitapçılar çarşısı var. sahaflar orada. zafer çarşısının içindeki dükkanlar yeni kitap satıyor genelde.

Kişi manevi tazminat davasını kaybederse elbette kaybettiği miktar kadarını ödüyor. Açılan davaya ve o davanın şartlarına göre değişecektir bu ve hakim tarafından, karşı tarafın talebine göre takdir edilecektir. Yani ben sizden 50 bin lira da manevi tazminat isteyebilirim 1 lira da isteyebilirim. olayın olma şekline göre hakimin takdir edeceği miktar ödenecektir. Semboliklik lafı kafa karıştırıcı, çünkü günümüzde manevi tazminat açan bazı ünlüler, yalnızca hak yerini bulsun, hakaret vs ettiği tasdik olsun, 1 tl de sembolik miktar olsun diyerek dava açıyorlar, çünkü manevi tazminat, maddi istem olmadan açılamaz hukuk mahkemelerinde. Adı üzerinde, manevi tazminat; manevi zararın tazmini.

manevi tazminat davaları maddi olarak zararar uğramayıp kişiliğinize, inancınıza, duygularınıza zarar verecek eylemlere karşı açılan davadır. yani bunda da çatır çatır parayı alırsın.

yani bunda çatır çatır para alamazsın, zira manevi tazminat kişiyi zengin etmeyecek seviyede belirlenir. fakirseniz, fakir manevi tazminatı alırsınız yani.

idari yargı sisteminde manevi tazminat tutarı şu esaslara göre belirleniyor: öncelikle bu tutarın, kişinin idarinin kusurlu davranışı nedeniyle yaşadığı elem, üzüntü vs.yi bir nebze de olsun giderecek ve en azından idareye kusurlu olduğunu hatırlatacak bir miktarda olması gerekir. son ölçüt olarak da manevi tazminat tutarının sebepsiz zenginleşmeye neden olmaması gerekir. hakim bu esaslara göre tutarı belirler. tabii dava dilekçesindeki istem önemlidir. hakim, istenilen tutardan daha fazlasına hükmedemez. adli yargı sisteminde de buna benzer bir durum olsa gerek. o konuda net bilgim yok.

Bankalardan da yatırılıyor da o yüzden gece havaalanında çalışmıyor olabilirler mi acaba diye düşündüm.

Aynı uçakla mi gidioz acaba ? Thy/berlin / ahl

Benimki lufthansa.

havaalanında 24 saat yatırabilirsin o parayı. ziraat bankasından da yatırılabiliyo daha önceden. pasaportla gidip hallediyosn.

lufthansa ve thy ortak ucus duzenliyor olabilir (code share) bir bakin kreider ile ayni ucakta gidiyor olmaniz mumkun.

kişi başına limit 3tü sanırım ama bir seferinde 5 bilet alıcaktım. 3ünü bi verdi. sonra 2 tane daha. sorun olmaz bence, alırsın.

Satın Al butonuna tıklayınca bir sonraki ekranda yazdığı gibi tek oturum için 5 adet bilet satın alınabiliyor. 5ten fazla almak gerekiyorsa farklı kredi kartı gerekebilir, bir keresinde sorun yaşamıştım aynı kredi kartı ile biletleri teslim alırken.

hea siz netten almayı diyorsunuz. ben de gişeden sandım.

ben gişeden almak istiyorum zaten netten almak istemiyorum

kpss a kadroları için bir sürü farklı puan var.
genel kültür, genel yetenek ve ingilizce ortak hepsinde. onları çözmek zorundasınız. bazı kadrolar için bu yeterli.
diğer kadrolar için farklı farklı işletme, maliye, uluslararası ilişkiler vs. çözmek lazım.

www.egitimekrani.com bu sitede hepsini gösteriyor. bir göz atın isterseniz.

kpss puanı a kadrolar için yeterli değil. yeterli puanı aldıktan sonra; kurumların kendi snavlarına ve mülakatlarına girmeniz gerekiyor. (bazıları kpds de ister)

tüm bu açıklamanın ardından şunu ifade etmem lazım. mülakat demek açıkça torpil demek. kısaca inanılmaz torpil dönüyor. duyduklarımı ve gördüklerimi paylaşsam; muhtemelen tüm inancınızı kaybedersiniz. o yüzden neticede herkesi torpille alamazlar diye düşünmek lazım. kurumu kim çevirecek yoksa...

bir de 7 ay demişsiniz. altyapınızı bilemiyorum; ama genel kültür ve yetenek yapılır çok rahat. ingilizceniz iyiyse ingilizcesi de çerez.
ama alan için bence kurum seçip; o alanlara yoğunlaşmak en iyisi..

altyapınız varsa 7 ayda halledilir. a grubu için en önemli alanlar hukuk, iktisat, maliye ve muhasebedir. bu alanları iyi yaptığınız takdirde çoğu puan türünüz yüksek gelecektir. tabii özel olarak hedeflediğiniz belli meslekler varsa ona uygun alanlara yoğunlaşmanız daha doğru olur. 80 üstü almak çok zor bir olay değil..

KPSS her yıl yapılır. A ve B ise Kadro türleridir. B kadrolar iki yılda bir yapılan (çift yıllar) KPSS Sınavından alınan P3 puan türlerine göre tercih-atama usulü ile yapılır.
A kadro içinse her sene yapılan KPSS Sınavının Cumartesi sabah ve Pazar Sabah/öğleden sonra oturumlarına katılırsın. İşletme mezunu olarak Pazar Sabah oturumu senin için yeterlidir. Öğleden sonraya katılman isteğe bağlıdır.

Bu sınavda Cumartesi sabah Genel Kültür + Genel Yetenek çözersin. Bu tek başına A kadrolar için yeterli değildir. O yüzden Pazar Sabahı İşletme,Hukuk,İktisat,Maliye,İK Bölümlerinin olduğu sınava girersin ve buradaki tüm soruları çözersin. Bu çözdüğün sorulara göre senin 50-60 tane farklı puan türün hesaplanır. Daha sonra A grubu kadrolar için ilanlar verilir Örneğin sağlık bakanlığı der ki ; Ben İşletme mezunu, KPSS 64 puan türünden 70 ve üstü alan 200 kişiyi sınava çağrıyorum. (mesela Kadro 10 kişidir 20 katı sınava çağrılır, alınacak kadronun 4 katı kişi de mülakata çağrılır genelde)

Sen de başvurursun, eğer başvuranlar arasında ilk 200'de olursan kurumun sınavına girmeye hak kazanırsın. Genelde 85 puan üstü yeterli oluyor ancak Merkez Bankası gibi popüler yerlerde İşletme 90 civarı kapatıyor.

Daha sonra klasik ya da test usulü (kurumdan kuruma değişir) yapılan kurum sınavına giriyorsun. Bu sınavda baraj puanı aşman yeterli olmuyor çünkü mülakata gidecek insan sayısı kısıtlı (4 katı). Eğer Mülakata da çağrıldıysan burada kendini kuruma satmaya, torpil bulmaya falan bişiler yapmaya çalışıyorsun. Oluyor veya olmuyor. Torpilsiz bu işler olur mu? Evet olur. Torpil dediğin şey seninle aynı durumda, sınavı kazanmış mülakata girmiş insanların mülakatta referans göstermesidir. Ve emin ol alınacak 10 kişiden maximum 2 yada 3 tanesi böyle sağlam referans gösterebilir ki onların bile işi garanti değildir. Eğer mülakatlarda kendini ifade edebilir, diğer rakiplerden sıyrılırsan işe alınırsın. Sınav puanının yüksek olması (KPSS'den bahsetmiyorum) her zaman +5 puandır.

AYRICA EN EN EN ÖNEMLİSİ KPDS! Kpds'n olmazsa yaşş en kötü ihtimal C seviyesi bir kpds puanına sahip olmalısın ki kurumların sınava çağırma niteliklerini taşıyabilesin. Çoğu kurum KPDS C veya B istiyor.

Ayrıca 80 dediğin şey puan bile değil şu anda girsen 75 alırsın zaten emin ol. Genel Kültür+Genel Yeteneği fullemeye çalış, işletme iktisattan da bak bakabildiğin kadar.

Bol şans dostum

gecen perşembe-cuma tatildi.

jfk'nin denize kıyısı var.

Bende ayni durumdaydım 13 unden sonra haber alamadığım kargo 21inde elime ulaştı

şükran günü olduğundan tatilmiş sanırım, diziler bile çıkmadı (zannedersem tek derdimiz buydu).

Sandy kasirgasi sonrasi, Veterans day tatili, sukran gunu tatili, Noel oncesi deli gibi artan kargo trafiki gibi nedenlerden dolayi, JFK kargo, sanzimani dagitmis durumdadir simdi.

tamam anlaşıldı o zaman, çarşamba çıktı paket zaten.

denize kıyısı varsa gemiye falan yüklenme durumu yoktur inşallah, uçakla gelecek diye sevinmiştim :(

@compadrito aslında aynı malı honkongdan getirebiliyordum ama orda da uzakdoğuluların bir bayramı gibi bişey varmış yeni çıkmışlar, yoğunlarmış,amerikadan aldım bende ama nereden bileceksin yılbaşı trafiğinin erkenden başadığını.

118 öder. kdv yi b ödiyecek.

iadesi yok kdvnin öylece duruyor geri alınmıor. o yüden firmalar bi yerlerden fatura bulmaya çalışır azaltmak için ödeyeceği kdvyi

aldığı ft kdvsi kestiği katuradaki kdvyi nötürlesin die

firmalar ürün satış ve alışlarında tahsil ettikleri ve ödedikleri kdvleri muhasebe hesaplarına kaydederler. eğer devlet adına tahsil ettikleri kdv tutarı ödediklerinden fazla gelirse, aradaki farkı devlete öderler. yanlış hatırlamıyorsam kdv her ay ödenir. ayın 24üne kadar beyanname verilip, 26sı akşamına kadar ödenir.

edit: eğer devletten alacağı varsa firmanın, bu parayı bir sonraki ay ödeyeceği kdv tutarlarından mahsup eder.

mal alışlarında kdv öduyorsun.
firma bu tahsil ettigi kdv yi kendi mal alışları (B) ile satışlarından kestigi kdv yi (A) cikartiyor.ve beyan ediyor.

A, B den buyuk ise ödeme.
B, A dan buyuk ise devreden kdv oluşuyor.

şimdi muhasebeciye sordum bole dedi :)

peki bir firma her ay kdv devrediyosa ne olacak? büyüyüp gidecek mi bu sonsuza kadar iade diye birşey yoksa ?

muhasebeci değilim ama dediğiniz şey, firma aldığı ürünleri daha düşük bir fiyattan satarsa ya da satamazsa olur. o zaman da iflas eder zaten. sorun kökten çözülür :)

bende şöyle düşündüm ; böyle bir sektör var mı bilmiyorum ama ; işlediğniz ürünlerin kdv si %18 ise ise , sattığınz malın kdv si ise %1 ve %8 gibi bir rakamsa her ay devreden kdv oluşması mümkün sanki.

daha sonra devreden kdv iade alınabiliyor.

hayır, batması şart değil.

kdv'den muaf işlemler olabiliyor, kdv oranı düşük olabilyor.

dediğiniz doğrudur. muhasebeci olmadığımdan fikir yürüttüm sadece. düşük oranlı kdv oranı da beni aşar :)

sorumlu sıfatıyla kdv diye bir şey de var. tevkifat falan, neyse çok detay işler, sıkılırsınız.

devreden kdv ihracatta alınabiliyor sadece, başka türlü iadesi alınamıyor. temel muhasebe bilgisi olarak default sınav sorusudur

muhasebeciyim.

Devletee giren para çıkmaz.

o devreden kdv devreder durur.

cincin deresi

Ankara Kalesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Atakule, Roma Hamamı, Resim-Heykel Müzesi ve günübilirlik bir Beypazarı ziyareti...

Sadece tarihi mekanlar değil, ama işinize yarar herhalde eksiduyu.ru

ankara'nin tarihi mi var ki tarihi mekani olsun. 80 yillik sehirde ne tarihi mekani. bi kale var, oradaki 3-5 dukkan var, kalenin orada 2 muze var biri medeniyet muzesi, sanirim digeri koc'tu. atakule tarihi mekan degil ama abdurrahman celebi olsun o da. haci bayram veli var ama gidince ne yaparsin bilmem. ulucanlar var goturmek istersen. suyunu sıktım bu kadar çıktı. yok yani.

eski meclis vardı.

roma 2-3 gunde geziliyor. 4. gun farkli bir sehre gidip orasi gezilebilir rahatlikla. ornegin floransa.

barcelona'ya ben gitmedim ama gidip de begenmedim diyeni hic duymadim. gidenler hep bir kez daha gidebilsem diyor.

ne amaçla gittiğine bağlı.
barcelonaya gitmedim ama romadan daha çok sevebilirim orayı bir arkadaşımın anlattığı kadarıyla.
bence ikisine de git çevre şehirleri de gezmektense.
ben floransayı tercih ederim:)

ingiltere

İkisine de gitmedim ama Roma

barcelona

Barcelona'ya yazın gitmek gerek o yüzden Roma diyorum.

arkeoloji ve müze meraklısıysanız kesinlikle roma.
barcelona belki daha güzel bir şehir ama la rambla'dan ve deniz kenarı olmasından başka çok birşey yok.

roma'ya gitmedim ama barcelona güzel yer. imkanım olsa tekrar gitmek isterim. barcelona için 4 gün ideal olur. çevre şehirler için vakit kalmaz bence. hatta denk gelirse bir de maça gidersin.

dendiği üzre barcelona'nın tadı yazın çıkar.

ama içimde kalmasın derseniz de atlayın ryanair'e 30 euro'ya roma'dan barcelona'ya uçuverin.

ama bana kalırsa zamanınız da kısıtlı olduğu için floransa'ya geçin. barcelona'yı yaza bırakın.

roma.

önceeki yaz roma'ya, bu yaz da barcelona'ya gittim.


roma'nin eline su dökebilcek dünyada az şehir vardir.

la traviata +1, kesinlikle roma. ama aslında ikisinin de tadı yazın çıkar sanki. geçen aralık ayında barselonadaydım, hava gayet güzeldi. ama 4 gün barselona için çok, 2 gün ideal. kalan 2 gün de madrid'de geçirilebilir.

mevsim yazsa romada da barselonada da 4 gün yetmeyebilir yalnız.

Centilmenliğe aykırı hareket ancak bir ihlal yok. Hakem oyunu devam ettirir.

bir nevi çalım atmış işte. siz aceleci davranmışsınız.

topa dokunmadığı için sorun yok bence.

centilmenliğe aykırı bi hareket göremedim ben burda? elini çekmiş işte, anlattığına göre gayet nizami bi şekilde almış topu. devam kararı normal hocam.

güniz sokak kuğulu park'a çok yakındır. kızılay meydanından kuğulu istikametine giden herhangi bir otobüse binip, kuğuluda inin. güniz sokak tunalı caddesi'nin hemen paralelinde zaten.

biraz karışık yazmışım sanırım. ankara'yı bilmiyorsanız şöyle daha net anlatabilirim. tunalı hilmi caddesi'nin bitiminde kuğulu park var hemen, kızılay'dan çankaya istikametine giderken.. ulustan da gidebilirsiniz aslında ama şimdi hangi otobüsün geçtiğini tam olarak bilmiyorum. ama kızlay bineceğiniz çoğu otobüs kuğulu'dan geçer. binmeden önce şoföre sorun kuğulu park'tan geçer mi diye. kuğulu durağında inince, oradan rahat bir biçimde bulabilirsiniz zaten güniz sokağı. gitmeden evvel google maps'ten de bakın. kuğu parkın tam olarak neresine düştüğünü görürsünüz. kimseye sormadan bile bulursunuz oradan.

kizilayda veya ulusdan 317 318nolu bagcilar otobusu. Esat 4yola gelince esata donunce ilk durakda in. Sagdaki ilk yol boylu boyuna guniz sokak.

şirketler ödeyecekleri vergiyi, yani kurumlar vergisini karları üzerinden öderler. yani o yılki cirolarından masrafları düşülür ve kalan miktar üzerinden vergilerini öderler. bu noktada devlet bazı harcamaların gider olarak yazılmasına imkan veriyor kanunen. şirketler de hayır amaçlı yaptırdıkları okulları da gider kalemi olarak yazıyorlar, dolayısıyla karları azalıyor ve daha az vergi ödüyorlar hem de reklam yapmış oluyorlar. yani bu tip gider yazma imkanı var şirketlerin; örneğin amatör kulüplere sponsor olursan bu miktarım tamamını; profesyonel takımlara olursan yarısını gider yazabiliyorsun. olay böyle yani.

edit: netice olarak bakarsak yıl sonunda kasalarında daha fazla para kalmıyor. bir örnek üzerinden gidelim. örneğin şirketin cirosu 1 milyon lira, gideri 300 bin tl. kurumlar vergisi oranı %20 olduğu için, ödeyeceği vergi 700 bin tl*%20, yani 140 bin tl olacaktı ve kasasında 560 bin tl kalacaktı. diyelim ki bu şirket, 200 bin tl'ye bir köy okulu yaptırdı. bu durumda ödeyeceği vergi 500 bin tl * %20, yani 100 bin tl olacak ve kasasında 400 bin lirası kalacak. netice olarak kasasında daha az para kaldı ama 200 bin tlye yaptıracağı okulu 160 bine getirdi, hem de istediği hayırı yaptı hem de reklamını yapmış oldu vs.

Atıyorum 1M kar ettik. devlet bunun %15'ini vergi olarak alıyor=150K vergi sonrası net kârımız 850K..Diğer taraftan, 250K'lık okul yaptırdık. 750K oldu vergi öncesi kârımız, bununda %15'i 112K yapar. 750-112=638K elimizde kaldı. Bu iş pek mantıklı gelmiyor bana. Olayı doğru mu anladım?

850-638=222K yani şöylemi, şirket reklam vs bütcesinden 250K'lık harcama yaptı ama 222K ödemiş oldu.

evet, verdiğiniz örnek tamamen doğru. olayın neticesinde kar etmiyorsun zaten, sadece yapacağın yardımı devletin sağlamış olduğu imkanla daha ucuza getirmiş oluyorsun. devlet, alacağı vergiyi zenginin cebine bırakarak onun yardım yapmasını teşvik ediyor. okul yapma işinden de kurtuluyor, öteki de halkın gözünde presjij kazanıyor.

reklama ayıracağı parayı buraya yatırarak bir miktar vergi abantajı sağlayabilirsin ancak %100 karlı bir iş değil kesinlikle. yoksa herkes okul yaptırıp kara geçer. yapacağı olan adamı biraz olsun teşvik ediyor devlet. ünlüler çok kullanıyor bu işi.

eğitime %100 destek projesi çerçevesinde okul yaptırmak için harcadığın para direkt olarak vergi ödemişçesine senin vergi hesabına mahsup ediliyor.
yani;
okul yaptırmaya 300 bin lira para harcadıysan dönem sonunda 300 bin lirayı vergi dairesine peşin olarak yatırmışsın gibi işlem görüyorsun. bunun yanında gider kalemlerin de cabası.

az aşağıda aynısını ben sordum ya.

yatırılabiliyor. Ancak eğer yeni gidiceksen üniversiteye başka bir bankanın kartının olması ve her iki hesapta da para olması çok işine yarar.

mezun oldum, hala o kartı kullanıyorum ben. ziraat burs/kredi için banka hesabı açıyor herkese, o da onun kartı.

hamit değil nuriymiş o kişi.
twitter.com
olayı bilmiyorum.

hamit oynamadığı için biraz üzülmüş sanırım. maç sonrası röportajında emre böyle dedi. ikisi arasındaki olaya gelince; gol sevincinde emre herkesi hoca'nın etrafına toplamaya çalıştı, hamit gelmedi. sonra gitti birşeyler dedi buna...

Örgün öğretim öğrencisi olarak askerliği erteli iken, ikinci öğretim olarak açıköğretim fakültesine kayıt yaptıranların askerlik ertelemeleri örgün öğretimdeki öğrenciliğine göre yapılmaktadır.

açık öğretim vesilesiyle ekstra bir tecil hakkı kazanmıyorsun benim bildiğim. ancak yüksek lisans yaparsan olur bu.

askerliği ertelemek için son mezun olduğun okuldan daha üst bir okulda okuyor olmalısın. kısaca seni "yüksek lisans" kurtarır.

a. 5 yıldır ona sahibim manasında.

a) cunku for 5 years diyince 5 yil boyunca diyorsun. since 5 years olmaz, gramatik olarak bozuk, 5 years ago da olmasin cunku i've had it diyince bir sureligine bende diyorsun, sonda o sure gerekir. in 5 years da sonra olacak bir olayi acikliyor, o zaman bende vardi denilmez.

for 5 year olacak, cunku I've got a BMW demis yani hala sahip, ikinci cumle de present perfect tense zaten...
b) komple yanlis zaten since 2007 gibi bisi olmaliydi
c) sadece past tense icin kullanilir
d) gelecege yonelik bir zaman belirteci burada gecmis ve gunumuzden bahsediliyor.

cevap a) 5 yıldır bu arabaya sahibim diyor mana olarak. cümle present perfect. bu tip cümlelerde genelde since ve for'lu kalıplar kullanılır. since'li kalıbın doğru olabilmesi için net bir tarih belirtilmesi gerekir. yani since 2005 gibi, since 5 years olmaz.

"ago" sadece simple past ile kullanilabilir.

"I sold my car 5 years ago" gibi...

since'in yanina bir sene gelmesi lazim.

since 2002 gibi. since 5 years olmaz.

in 5 years gelecegi anlatan bir sey. I will sell my car in five years gibi.

devam eden süreci belirttiği için a) olacak.

alex twitter'dan kıskanç falan yazdı aykut için,o yüzden araları bozuldu,kadroya almadı vs.

bence de kıskanıyo aykut alexi.4 gol daha atarsa alex,aykut kocamanın rekorunu kırcak,200 küsur golle fb tarihinde en fazla gol atan oyuncu olcak...

alex'in kıracağı rekor, lig tarihinde fenerbahçenin en çok gol atan oyuncusu olma rekoru. bu alanda aykut kocaman'ın 140 golü var, alex'in ise 136. olay ise şu şekikde başladı: deplasmandaki spartak maçında alex ilk 11'e alınmadı. sonraki gün twitterdan alex'e bunun nedenini soran bir vatandaşına alex, "tek kelimeyle kıskançlık, olayın tamamını daha sonra anlatırım sana" şeklinde bir cevap verdi. tabii medya bunu görünce olaylar büyüdü iyice. bu sefer alex içerdeki antep maçının kadrosuna da alınmadı. aykut kocaman bunun yaşanan olaylar nedeniyle olduğunu söyledi. maçta tribündeki kadın ve çocuklar "aykut söyle, alex nerede" diye bağırınca aziz yıldırım sahadaki futbolculara saygı duymaları gerektiği minvalinde bir anons yaptı. pazartesi günü alex'le başkan özel bir görüşme yaptı. twitterdan hocayı eleştirmesinin doğru olmadığını söyledi. kısacası sorun alex'in yedek kalması ve bunu kabullenememesi.

okul kendi yapıyor normalde ama bazen evraklar yolda kaybolabiliyor.

normal şartlar altında kısa sürede bu bilgi sisteme geçmez. son duruma göre asker kaçakları aranamıyor ve yakalanamıyordu anca burası türkiye. ne zaman ne olacağı belli olmaz. bir gün bi otelde veya çevirmede karşına çıkabilir.

okulundan öğenci belgesi al. askerlik şubene git durumu açıkla, merak etme kolundan tutup askere götürmezler öyle. bir ihtimal okuldan başka belgeler de isteyebilirler onları da temin et ve şubene teslim et. kafan rahat olsun.

evet yapıyorlar, hala okuduğunuza dair bir belge gönderiyorlar gerekli yere. askerlik yoklamasına gittiğimde sizinle aynı sorunu yaşayan biri vardı. oradaki görevli, okulun şu an ismini hatırlayamadığım bir belgeyi göndermeyi ihmal ettiğini, bunu öğrenci işlerine söylemesi gerektiğini söylemişti o kişiye. muhtemelen sizin sorununuz da o şekilde halledilir. isterseniz bir askerlik şubesini arayın, gerekli bilgileri vereceklerdir.

bana da oldu öyle. benim belge gitmedi mi ya da ne olduysa işte. şubeden durumu öğrendikten sonra okula gidip olayı anlattığımda belgeyi tekrar göndereceklerini söylediler. sonra da bir sıkıntı çıkmadı.

polis eve gelip arayınca haberim olmuştu benim de asker kaçağı olduğumdan. karakola gittim, "öğrenciyim ben hala" dedim. görevli polis "o zaman okuldan belgeni al, şubeye kendin git. biz yanında polisle gönderirsek sorun çıkabilir" demişti.

schengen vizesi için muafiyet bildiğim kadarıyla yok. erasmus olsa bile yok. erasmusta sadece okuldan yazı alınca pasaport harcını vermiyorsunuz.

vize için ücret 0 olmuyor erasmus olunca, öğrenci tarifesinden ücretlendiriliyor. yarı fiyatıydı benim aldığımda misal.

beleş vize diye bi'şey yok. ancak vize ücretini başka birine ödetebilirsiniz (okul sponsor vb.). okulla ilgili bir iş için gidiyorsanız da okuldan bir belge alıyorsunuz pasaport uzatma ücretinden yırtıyorsunuz. okulunuzun iyi niyetine göre en düşük süre için de yapabilirler, 2 yıllık filan da yapabilirler.

abiler ben mi yanlış anlattım? erasmus öğrencileri için o 60€ tarzı bi para olan meblağı almıyolar. hiçbi arkadaşımdan da almadılar, benden de almadı onu avusturya mesela. hatta ben yatırıp dekontu falan götürmüştüm, kardeş erasmustan para almıyoruz paranı geri yatırdık git al falan dediler. var yani öyle bişi. lakin hollandaya gitmiştik bir workshop için onda karşı okulun daveti falan olmasına karşın yarısını vermiştik sanırım ücretin. davet mektubu alabileceğim şiket/okul/akraba/dost felan var da bu bahsettiğim 60€ u ödememem için yeterli midir onu bilmiyorum.

pasaport uzatma felan meselesi zaten başka hikaye. orda değilim.

vize ücreti vize alınacak ülkenin bu konudaki politikasına bağlı. örneğin polonya eğitim amaçlı seyahat edeleren vize ücreti almıyor. ancak her ülke böyle değil.

vallaha buldum galiba!

polonya konsolosluğunun sitesinde şöyle bişi var. bundan anladığım, ordan bi üniversiteden davet aldığında vize ücreti ödemiyosun. doğru mudur?

- Öğrenim veya kurs amaçlı seyahat eden ilk, orta, yüksek ve doktora öğrenimi gören öğrenciler ile refakatındaki öğretmenler - bu sebepten dolayı verilen ilk veya bir sonraki vize olup olmadığına bakılmaksızın...

evet aynen öyle. erasmus için vize alırken de oradaki ünversitenin davet yazısını veriyorsun, ücret almıyorlar. elinde davet yazısı olduğu sürece hangi programla gittiğinin önemi yok benm anladığım. sırf erasmus için değil olay.

ab sponsorlu programlarina giderseniz oluyo.

tek seferde verilmiyor futbolculara paralar. ona göre sözleşmede de maddeler vardır. uzun vadeye yayılıyor.

Hafatalık veya aylık para alıyor olabilirler. Eğer böyleyse oynamasın bakalım. Davalarla uğraşır durur.

Edit : FM de (Futbol menecer )para cezası verebiliyordun mesela. Adam iyi oynamazsa, veriyordum 2 hafta para cezası. Gerçi sonrasında daha kötü oynuyordu ama en azından sinirim gidiyordu. Fm de varsa gerçekte de vardır diyorum hocu ben. Adamlar nokta atışı yapıyor, çoğu şey doğru.

sözleşmede iki tarafında yükümlülükleri belirtilir. eğer futbolcu kendi üzerine düşenleri yerine getirmiyorsa gerekli cezayı şartı öder ya da kulüp sözleşmesini fesheder. keza takım da aynı şekilde. ama söylediğiniz sebepler için ödenen paranın geri alınabileceğini zannetmiyorum. ancak daha değişik bir yöntem var. örneğin bazı takımlar kadrolarında düşünmedikleri futbolculara sabahın köründe antreman koyarlar. sözleşme gereği futbolcu bu antremanlara gelmek zorundadır. gelmezse noter çağırıp zabıt tuttururlar ve sözleşmeyi iptal etme hakkı elde etme yoluna giderler. yani bir nevi yıldırma politikası.

verilen parayı ancak cas'a dava açarak geri alabilir. cas'ın extreme durumlar dışında futbolcunun yanında olacağını düşünüyorum.

Bir kere bindim, geçen yılın ortalarıydı sanırım. 2 saat 10 dakika sürmüştü trenden inmem. O zamanlar çok fazla çalışma vardı hat üzerinde, onun etkisidir belki.

evet 1 buçuk saatte gidiyor. 4 sefer yolculuk yaptım, bazen 5-10 dk. gecikiyordu ama hiç 2 saate varmadı yolculuk süresi.

en son bayramda gidip geldiğimde +15, 20 dk arası rötarlı geldi!

sürekli kullanan biri olarak söyleyebilirim ki en fazla 15,20 dklık rötar yaptı 2 yıldır.

kalkis duragi sincan olana kadar surekli seyahat ediyordum. 1:40 falan suruyor genel olarak. ama zaten su anda ankara'ya gelmiyor bildigim kadariyla.

@elxa; yamulmuyorsam 18inden bu yana ankara gar'a kadar gidip geliyor artık..

evet mezun olunca şubeye gidip hallediyorsun işlemleri. ama aralık'a yetişir mi bilmiyorum.

eylülde sınava gireceksen diplomanın hazırlanması bilmem ne derken sen aralık celbine yetişemezsin sanırım. gerçi nette biraz baktım ekim sonuna kadar diyor ama benim hatırladıgım önce muayene oluyosun - ki yanlıs hatırlamıyosam eylül sonuna kadar süresi var- sonra sana belge teslimi için ekim sonuna kadar zaman veriliyor. sen yine de sağlam güvenilir kaynak bul ben çok emin değilim.

tum maclarin oldugu gereksiz kaliyor biraz, sampiyonlar paketi + spor extra en iyisi, zaten bu ikisi olunca baya fazla sayida mac oluyor. web sitesine bir bak istersen, turksat uzerinden izlemek isteyenlere degisik birseyler vardi sanirim, orda zaten yeni abonelere uygun tekliflerde yapiliyor.

Benim tavsiyem, -pazarlık için- paket seçerken "yau şimdi memleket takımı ordusporu da izlemek istiyorum ama, o kadar fazla fark olmasaymış keşke, sadece şampiyonlar paketini mi alsam"
şeklinde konuşun.

ben de yeni bağlattım 60 civarına geldi, ancak dediğiniz gibi herkese farklı fiyat tarifesi uyguladıklarını duydum ve biraz da kazık yemiş hissine kapıldım.

lutah,

Bana lazım olan Fenerbahçe ve Mersin İdman Yurdu maçları. O nedenle şampiyonlar paketi veya sadece taraftar paketi işime gelmiyor.

dampire,

Teşekkürler. Bugün görüşürken mutlaka deneycem bu yöntemi.

isiz ajun,

Dayım geçenlerde 55 TL'ye anlaşmış. Dediğin gibi herkese farklı tarifeleri var. Bakalım bana ne fiyat verecekler. Ancak dayımın tavsiyesiyle aratacam kendimi bu nedenle 55 TL'den yukarı fiyat veremezler gibi.

bu arada lig tv'si olan biri referans gostersin, ikinizde 1 ay beleş kazaniyosun, onu yapmayi unutma sakin.

Dayım Digiturk abonesi. Bugün aradı verdi numaramı. Yarın ararlar herhalde. Anlaşırsak dediğin gibi ona da bana da bir ay bedava.

eğer bağlattıysanız paket ve fiyat durumu nedir tam olarak?

12 ay taahütle Digiturk giriş paketi ve tüm maçları içeren lig tv paketini 49.90 TL'ye Turksat üzerinden verdiler. Ayrıca spor extra paketini de hediye ettiler. Cumartesi kurulumu yapacaklar.

Tanıdık referansıyla abone olduğum için hem benden hem de tanıdıktan birer ay ücret alınmayacak. Eğer almayı düşünen varsa ben de referans olabilirim. Karşılıklı iyilikleşmiş oluruz. :)

kullanabilirsin. sd cihazdan hd'ye geçiş yaptığımda lnb'de herhangi bir değişiklik yapmamıştım. aynı kabloyu hd cihaza taktığımda hd görüntü alabiliyordum. sıkıntı olmaz yani.

Biriyle çok pis kesişmiştim zamanında otobüsdeyken, o durakta indi. Eğer arkasına bir kez baksa bende inecektim. Bakmayınca içimden küfür ettim, inmedim

geçende banada baktılar ama bi türlü teşebbüs edemedim.

banliyö treninde 18lik kızların sözlü tacizine uğramışlığım var. haydarpaşa garında inince vermiştim ayarı.

bizim bi arkadaş, gözümün önünde kızın numarasını aldı lan. olay şu; ayakta gidiyoz, ani bi fren sonrası bizim arkadaş arkasında duran kızın hafif üzerine düşüyo. sonra ben dedim aha kız cıngarı bacısak. lan bi baktım kız ezildim ya diye gülücük attı. bizim elemanda yakışıklı ama. her neyse sonra bizimki özür falan diledi, sonra muhabbete başladılar, beni bıraktı onunla muhabbet etti piç. sonra numarasını istedi aldı, sonra buluşmuşlar, kayışmışlar falan..

iett otobüsünde tanışıp bir süre flört eden, sonra başka insanlarla beraber olan, sonra yeniden birleşip evlenen bir çift tanıyorum. şimdi iki kızları var biri 18, diğeri 15 yaşında.

uzun yol otobüsünde tanışmıştım, daha doğrusu o tanıştı benimle. önce geldi ateş istedi, sonra molalarda sürekli yanıma geldi, beraber sigara içtik falan. ama evli olduğu için ben soğuk davrandım, öyle oluncada yolculuk bitince herkes kendi yoluna gitti tabi.

ya dün gece başıma geldi gidiyoruz falan böyle taksimden çıktık bi eleman var tamam mı otobüste onca boş yer varken gitti kızın yanına oturdu :D ama nasıl bakıyo görmeniz lazım sonra kızında hoşuna gidiyo gaza geldi tam arkadaki koltuktayım sora bi eleman daha geldi benim yanıma oturdu kıza bakmaya oda başladı iyice kız havaya girdi falan ikinci eleman gitti efenim sonra, diğer elemana bi baktım köprüye doğru giderken kıza yardım ediyo telefonda okey oynarken şahsen ben kız ne bakıyon falan diycek diye bekliyordum.

lise 2 veya 3teyken her sabah aynı otobüse biniyordum okula gitmek için. her gün o otobüse bir tane de kız biniyordu benim yaşlarımda. ikimiz de liseliyiz yani.

neyse günün birinde akşam çıkışta arkadşalarla takıldık falan, eve dönmek için otobüse bindim. bir baktım o kız. tam böyle körüğün orda ayakta duruyor. o yaşlarda da hiç beceremezdim bu işleri ama o gün fırlamalığım üzerimdeydi heralde.

gittim yanına. bak aynen şu diyalog geçti aramızda. üstünden geçen yıllara rağmen net hatırlıyorum :

ben: ya pardon, sen sabah 6.40 ekspresine biniyosun her gün dimi ?
kız: sanane?!
ben: ya sabahları görüyorum da onun için..
kız: gider misin ya!

bu da böyle bir anımdır işte. the türk kızı will prevail.

kız geldi benle tanıştı.
dünyalar güzeli hem de, ben de cillop gibi bi adam değilim hani...

görüşüp konuşuyoruz halen. bir şeyler olacak gibi duruyor.

bir kez otobüsün arkasından körüğün olduğu kısma kadar uçmuştum resmen, ani bir frenle. orada ayakta duran elemanla mecburen tanıştık.

ya bende bi kere bende denedim ama benim ki hataydı tanışabilirmiyiz ne lan ben olsam bende tanışmam ama kız güldü falan otobüste ondan heyecandan oldu ama onu demeyeydik iyiydi .

benim de lise yıllarında otobüs durağında tanıştığım bir kız olmuştu. her sabah okula giderken ve akşam okuldan dönerken durakta karşılaşıyorduk. bi keresinde nerde okuduğumu fln sormuştu, öyle muhabbet başladı. sorna her karşılaşmada konuşuyorduk. ama tel fln alamadım tabii. araya üni girince de bi daha görmedm.

bir bayan olarak metrobuste tanismak isteyen asilan oldu tabi olay soyle meydana geldi,
Okulun bahar senliklerinden tek basima donuyodum zaten yiginla ogrenci ayni metrobuste hic bakismadigim bi genc adiniz cigdem mi diye basladi konusmaya inatla ismimi ogrenmeye calisiyo lafi uzatiyo da uzatiyoki hic yuz vermedigim halde sonra uyanik akbilimden ismimi ogrenmis facebookta uzun sure pesimden kostu sonra istemedigimi belli edince yoluna gitti(:
Guzel tuhaf bi durum ama hic gercekci samimi degil bence

benim dillere destan bir teşebbüsüm var ki, bi ara sözlüğe yazarım onu. şimdi piç etmeyeyim. ama şunlar gibi bişiydi.

www.youtube.com

2 defa tanıştım. birinde kız benimle konuştu diğerinde ben konuştum.

beyler demişsin ama benim başıma şöyle bi şey gelmişti.

bi eleman ayakta kapının yanındaki direğe yaslanmış beni kesiyordu. düğmeye bastı. durağa gelip kapı açılınca hızla telefon numarasını bırakıp inmişti. hangi ara yazdı diyemiyorum. hazırı vardı heralde :)

10 yıl önce idi... hey gidi..

metrobüste tanıştım. tanışmaz olaydım. kaçarak uzaklaştım, metrobüsün altında kalıyordum az kalsın. asdhksjkl haggaten kız çok morondu la.

kız önce gideceği yere nasıl gideceğini sorarak başlattı muhabbeti. gerisi geldi zaten. zincirlikuyu'dan avcılar'a gidecektim normalde kaçmak için mecidiyeköy'de indim. aramızda geçen muhabbeti anlatmaya utanıyorum. o derece yani.

güncel makale yok ama 'klasikler' bölümünden bazı önemli kaynaklara erişilebilir

kamyon.politics.ankara.edu.tr

bültende sadece 1.sayı var diğer sayılara ulaşamıyor muyuz?

Açıkçası o konuda bir fikrim yok. Ancak bültende makaleleri olan hocaların kamu yönetimiyle ilgili başka yazıları da mevcut. Zamanında epey okumuştuk bunlardan. Özellikle Koray Karasu Siyasal'da yönetim bilimi bölümü başkan yardımcısıdır. Onun makalelerini araştırın bir netten. İnternet sitesinde makale listesi mevcut 80.251.40.59

Şu an milletvekilliği yapan Prof. Dr. Birgül Ayman Güler de kamu yönetimi yaznınında önemli bir isimdir. Onun makalelerini de okumanızı öneririm. Kendi sitesinden bazılarına erişmek mümkün.

www.birgulaymanguler.net

teşekkür ederim.

burda da bir şekilli genç lafı geçiyor ama vampir/drakula meselesi yok.

i.imgur.com

"şekilli genç" ile "şekilli zırtlan" ı aynı potada eritmişssin.

www.muhteva.com

100 binlira para mı, 100 milyon de bari.

harbiden böyle bişey varsa 3. nesil hesabımı seve seve satabilirim.

yok oğlum ya:)
para dediğinde verirse ergenler verir işte 20-30 lira..
adı üstünde ergen.

oha lan. benim baya kadın celebrity olan 1. nesil hesabım var. herkes tanır sözlükte ama aylardır girmiyorum :) satsam mı acaba 50'ye ahah.

@nathanieltroy h.g harun abi

var var. 100e kadar çıkar o piayasa boş beleş adamı bulursan.

öyle bir durum varsa bende de birinci nesil bir hesap var, site ilk açıldığında almıştım. değerlendirmek lazım :)

ben 1.nesil bi hesabımı, liseli bir bebeye 3 haneli rakamlarda satmıştım geçen sene.

edit: çocuk harbi liseliydi yani lise çıkışı üniformasıyla geldi benle alışveriş için buluşmaya :d

satılıyor olm ben sattım tam olrak bedeli 100 tl 1.nesil ve girmemiş bile adam siteye

kpssye mezun olmadan da girebilirsin. aldığın puanlar 2 yıl boyunca geçerli. mezun olduktan sonraki iş sınavlarında bu puanları kullanabilirsin. sınavın hangi tarihte yapıldığına gelince a grubu için alan sorularını (hukuk, iktisat maliye, muhasebe vs.) çözmen gerekiyor. bu testlerin sınavı da pazar günü öğleden önce ve sonra olmak üzere 2 oturumda yapılır. yani önce cumartesi günkü gk-gy testlerini, sonra da pazar günkü bahsettiğim testleri çözmen lazım. sınav temmuz ayında oluyor. bu sene 7-8 temmuzda oldu. a grubu için sınav her sene yapılır.

2012'nin KPSS'sine giremiyorsun, geçti. 2013'ü bekleyeceksin.

Hazırlanmaya başla yavaş yavaş, kafan rahat olsun.

www.kitapyurdu.com

www.kitapyurdu.com

Başucu kitaplarımdandır her ikisi de.

andrew heywood- siyaset

ne nediri öğrenmek için faydalıdır. siyasal akımlar vs. hakkında temel bilgileri alabilirsiniz.

edit: www.kitapyurdu.com

Her dersi saymıyorlar.En az 2 yıl okur

ablam gazi'de almanca öğretmenliğinde okuyordu,sınava tekrar girdi. şimdi istanbul üniversitesi'nde kaldığı yerden devam ediyor.

bi arkadaşım eskişehir anadolu hukukta 2 sene okuduktan sonra ankara hukuğu kazanmıştı. her dersini saydıramamıştı ama çoğunu saydılar diye biliyorum.

daha önceden bıraktığım üniversitedeki ingilzce dersi beni bulunduğum üniversite muaf olmamı sağlamıştı bu küçük örnek. ayrıca üniversite bitirip bizim bölüme gelen bir adam da bazı derslerden muaf olmuştu ama eskiden almasına rağmen olamamıştı. dersleri onaylayan kurula da bağlı bir durum ama kimseyi 1 senede mezun edeceklerini sanmam üniversitelerde bulunan genel dersleri aynı isimleriyle almışsan şansın olabilir ve tabii içeriğini de sunman gerekiyor müfredatın.

"saunaya gidiyoruz neden sen de gelmiyorsun ?" diyen ablalar olursa dinleme (filmin etkisi)

terlik götür mutlaka, kilidi de unutma. eşyalarını koyduğun dolabı kilitlersin.

ya ne tavsiye olacak. yanina mini asma kilit al, terlik al, parani iyi sakla, cok erken uyumaya calisma.

havlu mühim havlu. onun dışında hostelden hostele dünya kadar fark oluyor.

kulak tıkacı almayı unutma

kulak tıkacı +1. bildiğin askeri koğuş...

aslında işte tırtıla benziyormuş da, meğerse kuşlar yanyana durunca şey yapmış falan filan.

şu haberi hatırlattı bana :)

haber.gazetevatan.com

zorlama bi' çalışma olmuş, açıklamayı zaten sanal hayvan yapmış.

yorumlar çok güzel ama.

hakkaten fena zorlama olmuş, hala tırtıla mırtıla benzetemiyorum.

sanırım şu platform oluyor o (bkz: digiturk web tv)
sözlükte her maç sırası ve sonrasında ağır sövülüyor bu platforma çökme vesaire gibi konulardan ötürü, bence izlenmez.

ben 2 yıldır kullanıyorum digiturk webtv'yi. derbilerde takılma olayı sık oluyor. hatta bazen yoğunluktan dolayı bağlantı çöküyor. diğer maçlarda sıkıntı olmuyor pek. bugün de wbtv'den izleyecğim maçı, umarım takılmaz ama umudum pek yok. geçen seneki derbilerde takılmıştı.

internet üzerinden kastınız 2 skype hesabının bilgisayar üzerinden skype yazılım aracılığıyla görüşmesi ise evet ücretsiz. ama internet üzerinden bir telefonu arıyorsanız ücretsiz değil

edit :)

3 senedir kullanıyorum, halen ücret talep eden olmadı :)

online olanları aramak bedava. yani ben kanada'daki ve avustralya'daki arkadaşlarımla böyle konuşuyorum. skype'ı aç diyorum, konuşuyoruz. hatta telefonumda yüklü. olmazsa olmaz programlardan.

e ben denediğimde 60 cent ücret çıktı. konuşmayı sonlandırdı?
telefon numarasını aramıştım. sormak istediğim bu aslında. yoksa msn usulü değil

iki skype hesabı arasında konuşmak ücretsiz, aynen msn gibi bu konuda. ama telefonu aramak ücretli tabii ki. yalnız hatırladığım kadarıyla hesabı ilk açışta ücretsiz bir arama hakkı veriyordu. bir seferliğne ücretsiz olarak istediğin telefonu arayabiliyordun, hala öyle mi emin değilim ama.

telefonu aramak ücretli. tarifeleri şuradan görebilirsiniz. www.skype.com

önlisanstan değil de ortaöğretimden girebilirsin.

lise mezunu olarak girebilirsin. çift yıllarda ortaöğretim mezunları da girebiliyor.

ya ben bi arkadaşımdan duydum 2. sınıfı bitirince önlisanstan kpss ye girebiliyomuşum ne kadar doğru bilemedim ..

girebilirsin üniversite'yi bitirmediğin sürece lise mezunusun çünkü, böyle bir arkadaşım var hatta üniversiteye atandı çok rahat işi vardı. önlisanstan değil ortaöğretimden giriyorsun.

önlisans ve ortaöğretim kpss sınavları farklıdır, sadece aynı anda yapılır, lisan okuyorsan önlisans sınavına giremezsin, ortaöğretime girebilirsin ancak.

sakar şakirde geçiyordu sanırım bu müzik. videodan müzik alınabilir belki

edit: avanak abdi'de geçiyormuş.

www.youtube.com sirba, gheorghe zamfir. belki böyle ararsanız bulursunuz ya da mail adresinizi mesaj atın, bende var =)

ben vergi dairesine yatırmıştım ekim ayında aldığımda.

vergi dairesine yatırmıştım ben de

harçları tüm vergi daireleri alır.

emniyette maliye veznesi var oraya yatırılıyor. ziraat bankası şubelerine de yatırılabiliyormuş. geçen hafta ben de ehliyet işlemlerimi yaptırmak için emniyete gittim. ama acayip kalabalıktı. sırayı görünce ertesi gün erken geliyim dedim, parayı da ziraat bankasından yatırmaya karar verdim. ama ziraat bankasına gittiğimde ordan yatırılmadığını söyledi veznedar. emniyetin sitesinde yanlış yazıyormuş fln bi sürü saçma sapan şey söyledi. kısacası ben de bu işi anlamış değilim. bu hafta emniyete gidip parayı da orda yatırmayı düşünüyorm.

ben emniyetin içindeki vezneye yatırmıştım.

bence de olması lazım. ev arayanlar hafta sonunu tercih ederler genellikle.

çoğu açıktır.çünkü insalar hafta içi çalıştıkalrı için ev almaya-kiralamaya ancak hafta sonu zaman ayırabiliyorlar.emlakçılar da pazar gününü o yüzden özellikle önemsiyorlar.tabi pazar kahvaltısı meraklıları hariç tabi.

"dedirten"i düzelteceksin işte.

daha açık yazayım, entry'lerinin birinde dedirten var onu kaldırıp normal tanım cümlesi yazacaksın.

tanım yaparken "... dedirten" kalıbı kullanmıyoruz arkadaşım.. yassah...

İyi diyorsunuz, güzel diyorsunuz da on giri içerisinde dedirten kelimesini kullanmamışım bile..

illa o kelimeyi kullanman gerekmez. o anlamı veren bi tanım yaptıysan da o uyarıyı yazmışlardır. istersen yaz entrylerini buraya.

"düşündürten", "dediğim", "demek istediğim" gibi kalıplar da dedirten sayılıyor.

Başlık: sakin öner

adnan ersan'dan sonra tüm istanbul liseliler olarak kendisine lanet okuduğumuz müdürümsü kişilik. bir senede okulun içine etmiştir. konuşma yapmayı ve reklamı çok sever, her törende boy (dediğime bakmayın, çevresi boyundan fazladır) göstermeye bayılır. okulumuzda geçireceği iki sene de bendenize denk gelmiştir ki ne kadar mesut olduğumu tahmin edersiniz. her törende milliyetçiliğini sonuna kadar gösterir (bir kere zaman tuttum, tam on beş dakika konuştu, el-insaf...), öğrencilerinin iyi niyetli dileklerini alır, cinayet sebebidir.
evet, çok içliyim sözlük. bu son senem ve tüm eski müdür muavinlerimiz gitti, başımıza da bu yarım dünya müdür müsveddesi kaldı. vefalılar da çok severlermiş bunu, alsınlar geri azizim; biz bıktık bundan bir yılda...



Başlık: necati şolt


istanbul lisesinde okuduğum dört sene boyunca en çok sevdiğim iki müdür muavininden biri (diğeri için bkz: ahmet mehmet genç). canın sıkılırsa izin vereyım çık demesiyle gönlüme taht kurmuş, ancak bu son senemizde meb'in yeni rotasyon uygulaması sebebiyle atakan alan ile beraber okulumuzdan alınan en bir baba adam (baba adamdı vesselam, lakin bizden önceki dönemlerde uçan tekmeleriyle bilinirmiş, artık sinir ilacı kullanıyormuş.)... her sene son sınıfların mezuniyetinde herkes etrafında yarım çember yaparak çömelir ve bu baba adamın konuşmasını dinlerdik. kendisinin de gitmesiyle beraber artık istanbul erkek lisesi'nin eski müdür ve müdür muavinlerinden (bkz: adnan ersan, atakan alan, necati şolt, ahmet mehmet genç, muhittin özbay) hiçbiri kalmamıştır yeni nesillere. neyse ki ben yalnızca bir yıl dayanacağım bu yeni istanbul erkek lisesi'ne...


Başlık: pipo tütünü

pipo içmek için gereken ikinci şey (ilki için (bkz: pipo)). türlü türlü harmanı, türlü aromalıları ve farklı şekillerde kesimleri vardır bunun.

ribbon cut ve flake cut en çok tercih edilenleridir. iyi pipo içicileri genelde flake kesimini severler (sormayın, neden ben de bilmiyorum.). bir de medallion, navy roll ve spun cut gibi kalın çubuk şeklinde sarmalanmış, kıyılarak içilen türleri de vardır.

çikolata, vanilya, vişne hatta viski aromalandırılmış tütünler olup, kimyasal oldukları için uzak durulması gerekir bunlardan. bunların tadını zaten fazla almazsınız, sadece etraftakilere yarar (bkz: pasif içici), acemi içiciler içindir. lakin bazı tütünler (bkz: oriental) kendinden aromalıdır ki bu tütünlerin, tadı aromalandırılmış, kimyasalı olan tütünler ile aynı kefeye koyulmaması gerekir.

harmanlara gelince, en güzelleri virginia, latakia ve oriental diye tabir edilen türk tütünü gibi tütünlerin değişik kombinasyonlardaki harmanlardır. en güzel harman ise (tabii bana göre) virginia ile izmir tütününün harmanı olan mcclelland smyrna no:1 dir. bunların dışında cavendish ve black cavendish gibi aromalandırılmış tütünler ve fazla kullanılmayan kentucky gibi tütünler de vardır.

kısacası kişiden kişiye değişmek suretiyle çok farklı lezzetler ve içme şekilleri vardır bu pipo denen meretin. fakat bu lezzetlerin ne kadarını türkiyede bulabilirsiniz, o ayrı mesele...

ekleme: en son peterson old dublin içtim, harmanı tek kelimeyle mükemmel. aromasız bir tütün, tadı harika, tavsiye ederim. yalnız uyarayım, aromasız olduğu için kokusu yanınızdakileri rahatsız edebilir.




Başlık: otobüse orta kapıdan binen insan

sabah sabah işe geç kalmamak için henüz üçüncü durakta binilecek yer kalmayan otobüste (bkz: 97a) gah muavin gah şoförün kendisinin gösterdiği binme şeklini uygulayan masum yolcu. bindikten sonra yaklaşık beş dakika pasolar akbiller vs. trafik oluşturur orta kapıyla akbil basma hedesinin arasında.

ayrıca iett taşımacılık hayatına bu otobüs sayısıyla devam ederse sadece orta kapıdan binen değil, otobüsün tepesine tırmanan insanların da türeyeceğinin en büyük kanıtıdır.

düzeltme: artık muavinler yok, band kayıtları var. sabah sabah sesi sonuna kadar açıp "sayın yolcularımız" şeklinde başlayan anonslarla ne yapmaya çalıştıklarını anlamış değilim.




Başlık: doğaçlama sunum yapmak

zordur efendim, pek zordur. hülasa yabancı bir dilde yapmak ölümüne zordur. zira aynı anda hem mabad-ı muazzamanın var gücüyle çalışması, hem de dilinizin mabadınızdan yabancı dile çeviri yapması gerekir. bu da fazlasıyla zorlar insan metabolizmasını, adrenalin patlaması yaşatır, ter akıtır.



Başlık: die seepferdchen

almancada deniz atının çoğulu olan kelime. kelime yapısı şöyledir:
der see: deniz
das pferd: at
-chen: küçültme takısı (-cik, -cık gibi). kelimelerin sonuna gelir ve artikeli ne olursa olsun yeni kelime "das" artikelini alır. çoğulu ise sadece artikelini "die" olarak değiştirmekle yapılır. şöyle ki:
das seepferdchen: deniz atı
die seepferdchen: deniz atları



Başlık: tanbur

ismimden de anlaşılacağı gibi çaldığım, daha doğrusu çalmaya çalıştığım, oldukça uzun bir sapı ve yarım küreden armudi bir şekle kayan teknesi ile sanat müziğinin çalması en meşakkatli enstrümanlarının belki de ikincisi (en zoru için (bkz: klasik kemençe) ). zorluğu tüm notaları tek sıra tel üzerinden çalınması, başka bir deyişle yukarı- aşağı değil, sap üzerinde ileri-geri giderek icra edilmesindendir. yavaş hareket eden şarkılar bile yeterince zorken, hızlı şarkılarda ise tam bir eziyettir. ama bu eziyete de değer, zira çıkardığı ses, hem tek sıra telden çalınmasının yarattığı yek-ahenk sesinden hem de teknesinin tamamen kapalı olmasındandır ki insanın kalbini yerinden oynatacak, durulmuş yaraları tekrar kanatacak, hatta yeni yaralar açacak bir tınıdadır. o eski istanbul kokan sesi içinizde bir şeyleri koparır götürür. hele ki iyi bir tanburiden dinlenirse, hatta ve hatta yanında bir de klasik kemençe çalarsa, içmeden sarhoş olmanız, en sevinçli gününüzde bile kendinizi kederler içinde bulmanız, derin düşüncelere dalmanız kaçınılmazdır.


başlık: borkum riff

belki de her (özellikle türk) pipo sever gibi ilk pipomun açılışını yaptığım, nikotin suyu ve dil ısırmasıyla acaba sorun bende mi diye düşünmeme sebep olan, ama dil-damak katletmesi ve acı suyu ile daha bitmedi ama söndüreyim bu seferlik dedirten, belkide en kötülerinden biri olan pipo tütünü markası/üreticisi. isminin* hakkını fazlarıyla verir. özellikle yeni başlayanlara kesinlikle tavsiye edilmez, pipodan soğursunuz daha başlamadan zira.

içilebilecek markalar için:
(bkz: amphora)
(bkz: savinelli)
(bkz: dunhill)

düzeltme: akıllı bakınız



başlık: pipo

ilk olarak beş ay önce şahin marka süper 3 yıldız gemici tipi ile başladığım, tütün tüttürmenin en asilzade, en karizma ve en sanatkârhane şekli olan, nam-ı diğer barış çubuğu duman alma aracı. doldurması ayrı sıkıntı, tüttürmesi ve tüterken çıkan sesi dinlemek ise başlı başına bir keyiftir; netekim doldururken yok ilk katman bebek poposu, ikinci katman genç kız üçüncü katman bileğe kuvvet gibi şeylere eliniz alıştıkça içimin keyfi bambaşka olur. ama lakin ki arkadaş ortamında içilmesi, o piponun bong olmasına sebebiyet verir ki içilmez o pipo bir daha temizlenmeden.

ayrıca çaylaklığımın biteceği gün için:

(bkz: ilk entry)
(bkz: milli olmak)


Evet böyle...

brkum riff

"belki de her (özellikle türk) pipo sever gibi ilk pipomun açılışını yaptığım, nikotin suyu ve dil ısırmasıyla acaba sorun bende mi diye düşünmeme sebep olan, ama dil-damak katletmesi ve acı suyu ile daha bitmedi ama söndüreyim bu seferlik dedirten,...."

Eheh, bu gözümden kaçmış. Çok teşekkür ederim rodeocu, belki de yazarlığımı kurtardınız...

sakin öner başlığına yazdığınız müdürümsü kelimesini de düzeltin bence.

entry'lerin yazarımsı, müdürümsü, şarkıcımsı, doktorumsu ve benzeri -ımsı ekiyle yazılması da gg fasilitesiyle silinmesine sebep olabiliyor.

(bkz: götümüze girebilir/478)
(bkz: götümüze girebilir/613)

konuyla pek alakalı değil ama entryler çok uzun. çaylak entrylerinin kısa ve öz olması daha makbuldür bence.

referans no gönderebilir misin bana...

bi sorun olmaz. neticede para yatırdığın hesap resmi bir bahis hesabı olarak görünmüyor bankada. kişi adına açılmış bir hesap o, sen ona para yatırıyorsun. bankaya gidip sınav harcı yatırmaktan bir farkı yok bunun.

bisanthe, yolla e-mail adresini pmden, atayım

taksi abartılı tutar. en hızlı ve aynı zamanda en ucuz metrobüs ile mecidiyeköy oradan da metro ile taksim.
2. seçenek ama emin değilim olurundan.kadıköyden varsa kabataşa motor kabataş. ordan da füniküler ile taksim.

taksi 35 lira tutacaktır dolmuşları tercih ettiginde rakam yine yüklü olacaktır. biraz paran varsa hiç araştırma ile kafanı yorma en fazla 40 verirsin rahat rahat varırsın taksime.

taksiye gerek yok, dolmuş vs bile kasar bence. en temizi, direkt stadın ordan metrobüs var. ona binip mecidiyeköy'e geçin. mecidiyeköy'den de metroyla taksim'e. en azından trafiğe takılmazsınız. ama maç çıkışı metrobüsün falan epey kalabalık olacağını da bilin. idare edeceksiniz artık.

edit: trafiğe takılma riskine girmeyin. arkadaşın dediği gibi varsa kabataş'a motorla denizden geçin. kabataş'tan taksim'e finüküler 1 dk sürüyor. olmazsa da bence metrobüsle mecidiyeköy.

staddan çıkınca metrobüsü sorun. metrobüsle mecidiyeköye gidin. orda metroyu sorun, metroyla taksime gidin. en kısası budur.

maç çıkışı stad trafiği korkunç olur o yüzden en mantıklısı metrobüsle gitmek,biraz sıkışık olacaktır ama trafiği çekmektense o sıkışıklığı tercih ederdim şahsen.

taksi pahalıymış cidden. metrobüs ve motor-kabataş seçenekleri gayet uygun görünüyor. duruma göre birini seçicez artık. yardımlar için çok teşekkürler.

6.5 bostancıdan gelen sarı dolmuşlar, sanırım 6 tl de rıhtımdan taksim yapanlar. staddan çık, kızıltoprak shell de bekle. 12dk da taksim (trafik yoksa)

metrobuse dal direk trafik korkunç ötesi olur çekilmez,taksiye binersen hem baya para bayılırsın hemde cok uzun surede gidersin.

ankara -> yoğun biçimde sömürüyorum diyebilirim, hızda bir değişiklik fark etmedim

istanbul > takır takır düşürüyorlar. ağlıyorsun açmıyorlar hatta. (ulus bölgesi)

istanbul > kadıköy: burada adil kullanım sınırı 1tb

ankara - her ay 25'i mutlaka geçiyorum ama bugüne kadar hiç düşürmediler.

kayseri-talas sömürüyorum panpa, bence yoğunluk olmayan yerlerde ilişmiyorlar

izmitteyim, 8mbps diye bağlattım, o hız 4ün üzerine hiç çıkmadı zaten. ama 4ün altına da hiç düşmedi, hep aynı.

istanbul - kartal : adil kullanım kotası yok, çünkü port tanımlaması yapılmamış. Hızı düşmeyen hiçbir abonenin port tanımlaması yapılmamış. Neden yapılmıyor; ttnet'in satış stratejisi.

ankara-> hiç artmıyor ki düşsün.

kocaeli - geçen ay 770 gb çektim önceki ay 280 gb şuan 16mbite kadar'a geçtim daha da coşucam sanırım.

izmir - 3 aydır falan kullanıyorum, muhakkak geçiyorum 15 gün dolmadan, henüz bir yansıması olmadı.

maalesef kullanamayacaksın. geçen sene ben de aynı sorunu yaşadım. türkiyede üyelik aldım. sonra yurt dışına çıkınca kullanamadım hesabımı. orada başka bir siteye yönlendiriyordu sürekli. duyuruda da sordum bu durumu. proxy fln önerdiler ama ne denediysem çözüm bulamadım maalesef.

ben ingiltereden almistim,eger aldigim ipod u yerlesik yasadigim baska bir ülkede tamir etmezlerse kafalarina atip mundar ederim aleti modundayim.ben apple store dan aldim aleti ,o aleti yasadigim ülkeye yolluyorsa,o alet tamir edilecek!

ama zaten söyle söyliyim,o aletler genelde bozulup tamir olduktan sonra kolay kolay iflah olmaz.

temel olarak ab icerisinde ve usa da ayri ayri garantiler var diye biliyorumda,apple store dan aldigin birseyde killik cikarirlarsa applela kontaga gecmeni öneririm.

türkiye'ye göndermeyebilrler.

istanbulda oturuyorsan çok daha güzel bir fikrim var. bir tanıdığın amerika'da şirekti var. bavulculukla buraya getiriyor, hemen hemen amerika'daki fiyattan satıyor ve sana sattığı günden sonra amerika'daki şirketinden fatura kesiyor ve garantisi başlıyor. Garantisi çatır çutur bilkom'da geçiyor

amazondan trye elektronik eşya gelmiyor. yani satın almayı dene ban hemen uyarı veriyor sizin ülkeye gitmez diye.

yaklaşık 2 sene evvel amazon.com'dan ipod touch 2g almıştım. kargoyla birlikte faturayı da göndermişlerdi. ama o faturanın garanti sağladığını hiç zannetmiyorum. zaten wal-martta bi fln bi ürün sorduğumuzda garanti isteyip istemediğimiz soruyorlardı hep, istersen ekstra para ödüyodun. apple'ın ürünlerinde bu geçerli mi bilmiyorum ama eğer öyleyse kesinlikle garanti yoktur amazon.com'dan alınan ürünlerde. zaten adamlar liste fiyatının da altına satıyorlar.

ki bi de çoğu firma uluslararası garanti sağlamıyor. büyük ihtimalle garantisi olmaz o ürünün.

gumrukte takilirsin soyleki bir 600 kagidina filan patlar.

beyler ipod kargoyla gelmicek aralıkta abim getircek.garanti olayına hala tam bir cevap gelmedi

www.english-online.at burada böyle kısa essay tarzı yazılar var okuyup özetini çıkarıp bir de kendi kendinize konuşarak anlatırsanız çok yararlı olabilir :)

çok teşekkürler.çok faydası olacak gibi gözüküyor.

bbc.co.uk i öneririm.
reading'i geliştirmek için biraz zorlanmak daha iyi geliyor, denendi onaylandı :)


ek bilgi:
listenin için ise ted.com candır.

www.bbc.co.uk